Asfaltlanmamış yollar da mıhlarla çivi oynamak vardı hatırda kalan. Apartmanların giriş katlarında ki dairelerin demirli pencerelerinden kale yapıp 12 oynanırdı rahmetli abdurrahman dayının küfürlerini duyana dek. Mahallemizin sol yanına dikilmiş getto gibi bir duvarın sınırında plastik toplar mutlaka patlardı mütemadiyen. Annem'de dahil tüm mahalle kadınları kendi çocuklarına top oynarken tahammül edemezdi ne garip. Cüzzamlı muamelesi görerek sokaktan kovulurduk. Çocukken philps tercümesini "filibiss" diye adlandıran bir nesildik seksenlerde. Şimdi üzerinde metrocity olan arsanın seksenlerde çok önemli mahalli futbol müsabakalarına tanıklık etmiş filibis top sahasında deli gibi koşardık mahalleden kovulduğumuzda. Metal kapak fabrikasından gazoz kapak çalar içini pencere kenarlarından aşırdığımız macunlarla beslerdik. Yılan oyunu o zamanların moda oyunu. Sonra aşağğa mahalleden bir çocuk sesi gelirdi inceden.
- Yağmaaaaaaaaa !
bu ses şimşekler çaktırırdı beynimizde. Misketlerin yağmalandığını duyup koşmayan bir seksenlere mensup yoktur sanırım. Böyle bir günde kan ter içinde kalıp eve dönüşte abimin elinde sarı kırmızı uçurtmamızı görüp peşine takılmışlığım çoktu. Kırnap ipin ucunda göğü delerdi uçurtmamız. Zincirlikuyu mezarlığının Sabancı Camii kondurulmamış , her köşesi mezar olmamış yıllardı seksenler. Saka yakalamışlığımız , arefe ve bayram günlerinde su döküşlerimiz mezar üstlerine .125 ile anneanne ye gidilip dönüşte hacıbozandan acıbadem yediğimiz günlerdi seksenler. Levent çarşı da ki iş bankasında kumbarayı açtırıp migros otobüsüne uğradığımız günlerdi.
Ne yalan söylim çok güzel günlerdi.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder